Genetik Danışma

genetik-danismanlik
genetik danisma

Genetik Danışma

Tıbbi bilimlerde kesin tanıya ulaşabilmek tüm hekimler için çok önemlidir. Böylelikle, hastalığın seyri ve neticeleri öngörülebilir ve uygun tedavi planlanabilir. Ancak, kesin tanıya ulaşabilme zor bir süreçtir hatta bazı vakalarda sonuç alınamamaktadır.

Günümüzde genetik teknolojilerde yaşanan hızlı gelişmeler pek çok hastalıkta kesin tanı olanağı sunmaktadır. Genetik bilimi hastalığın teşhisinde sağladığı bu çok önemli katkının yanısıra diğer aile üyelerinin taşıdığı riskleri belirleyebilmekte ve sonraki nesillerde bu riskleri minimal düzeylere indirebilecek yol haritasını da ortaya koyabilmektedir. Bu süreçte genetik danışmanlık, hızla gelişen genetik tanı yöntemlerinin yardımıyla koruyucu tıbbın en önemli unsurlarından birisi haline gelmiştir.

Genetik danışmanlık; kalıtsal bir hastalığı olan veya taşıyıcılık riski bulunan kişileri saptayabilmek için uygulanacak tanı testleri, hastalıkların seyri, tekrarlama riskleri, yaşamla bağdaşma durumu, hasta bireyin aileye getireceği maddi ve manevi yükler, varsa tedavisi ve diğer çözüm yolları ile ilgili bilgi verilmesidir. Tıbbi genetikte danışman öncelikle, hasta ve ailesini mevcut hastalıkla ilgili bil­gilendirmeli, hastalıkta sonradan ortaya çıkabilecek durumlara uyum sağlayabilmelerine yönelik destek olmalı ve yol göstermelidir. Bütün bu bilgi aktarımlarından sonra danışma alan kişi kendi başına bağımsız olarak karar verecek duruma gelmelidir. Bu süreçte genetik danışman sadece bilgi vermeli, hastanın kararında yönlendirici olmamalıdır.

Günümüzde bilgiye ulaşım, iletişim araçlarındaki (özellikle internet) gelişmelerle olağanüstü bir hız ve çeşitlilik kazanmıştır. Hasta ve yakınları genellikle tıbbi genetikle ilgili konularda bilgi kirliliği ve güvenliği sorunu ile karşılaşmaktadır. Bu konuda sağlıklı ve doğru bilgiye ulaşabilmek için mutlaka uzman bir hekimden genetik danışma alınması önerilmektedir.

  • Doğumsal anomaliler, zeka gerilikleri, nöral tüp defektleri, yarık dudak veya damak problemleri, anomalili düşükler,
  • İleri anne yaşı (35 yaş ve üzeri) veya diğer sebeplerle doğum öncesi tanı,
  • Düşükler (Tekrarlayan gebelik kayıpları),
  • Kısırlık (infertilite),
  • Akraba evlilikleri,
  • Eşlerden birinde tanımlanmış dengeli kromozomal translokasyon taşıyıcılığı,
  • Kendisinde ya da akrabalarında genetik hastalık ve/veya taşıyıcılığının saptanması (Down Sendromu, Kistik fibrozis, Frajil X sendromu, Rett sendromu…),
  • Yeni doğan taramalarında ve evlilik öncesi rutin testlerde pozitif bulunan olgular (Fenil ketonüri, Talasemi..)
  • İleri yaşlarda belirti veren bazı hastalıklar (Huntington gibi),
  • Bazı kanserler (meme, kalın bağırsak, akciğer, tiroid vs),
  • Gebelikte alkol alımı,
  • Gebelik öncesi veya gebelik sırasında alınan tedaviler,
  • Gebelikte radyasyona maruz kalınması (röntgen, tomografi),
  • Mesleki  çalışma koşulları, bazı kimyasallar ve radyasyona maruziyet

Genetik hastalıklar genellikle ağır fiziksel ve mental patolojilerle birlikte görülmektedir. Tedavinin genellikle  sınırlı olduğu bu hastalıklardan korunmada, genetik danışma ve doğum öncesi tanı önem kazanmıştır. Genetik hastalık öyküsü olan aileler, yeni bir gebelikten önce genetik tanı merkezlerine başvurmalıdırlar.
Genetik hastalık riski taşıyan ailelerin sağlıklı çocuklara sahip olma şanslarını arttırmak amacıyla doğum öncesi tanı uygulamaları da yapılmaktadır. Böylece doğacak çocuğun genetik hastalıklı olma/olmama durumuna göre hareket edilebildiği gibi, PGD yöntemlerinin kullanılmasıyla da gebeliğe müdahale edilmesine gerek kalmadan sağlıklı bir bebeğe sahip olma imkanı sağlanabilmektedir.

Prenatal Tanıda Hangi Yöntemler Kullanılır?

Noninvaziv yöntemler: Hamilelerden alınan kan örneğinden biyokimyasal tarama testleri (ikili, üçlü test) ve ultrasonografi (USG) yardımıyla fetal anomalilerin birçoğu tespit edilebilmektedir.
İnvaziv yöntemler: Amniosentez, CVS ve kordosentez ile  elde edilen materyalden (fetal hücreler) genetik ve biyokimyasal analizler yapılabilmektedir.

Hangi durumlarda doğum öncesi dönemde genetik test önerilmektedir?

1.)  İkili ve üçlü testte artmış risk. Hamile bayanlardan alınan kan örneklerinden yapılan testlerde yüksek risk saptanması en sık prenatal sitogenetik tanı endikasyonlarından birisidir.

2.) İleri anne yaşı. Tüm gebeliklerde kromozomal anomalili çocuk riski vardır, ancak 35 yaş   üzeri gebeliklerde bu risk yaşla orantılı olarak artmaktadır.

3.) Patolojik ultrasonografi bulguları. Ultrasonografide anormal bulguların saptanması birçok genetik hastalığın belirtisi olabilmektedir. Ancak, ultrasonografide patolojik bulgu saptanamaması da  fetusun %100 sağlıklı olduğunu göstermemektedir.

4.) Eşlerden birisinde dengeli kromozomal anomalisi taşıyıcılığı. Bu çiftler genellikle  tekrarlayan düşükler sonrasında veya konjenital anomalili bebek sahibi olduktan sonra hekime başvurmaktadırlar.  Dengeli kromozomal anomali  taşıyıcıları normal dış görünüşe (fenotip) sahip olmalarına rağmen  kromozomal anomalili çocuk sahibi olma riskleri artmıştır. Bu vakaların danışma almaları ve genetik tanı olanaklarından faydalanmaları önerilmektedir.

5.) Kromozom anomalili çocuk öykülü aileler. Önceki çocuklarında kromozom anomalisi olan çiftlerin sonraki gebeliklerinde tekrarlama riski anomalinin tipine göre değişen oranlarda artış göstermektedir. Ailelerin genetik uzmanı ile görüşerek sonraki hamileliklerini planlaması önerilmektedir.

6.) Tarama testlerinde kalıtsal tek gen hastalık taşıyıcılığı saptanması. Rutin yeni doğan taramaları, evlilik öncesi testler ya da yakın akrabalarda genetik hastalık araştırılması süreçlerinde taşıyıcı olduğu belirlenen çiftlere (fenil ketonüri, orak hücreli anemi, kistik fibrozis, talasemiler gibi)  genetik danışma önerilmektedir.

Tablo.  Prenatal tanı ile saptanabilen bazı tek gen hastalıkları

TEK GEN HASTALIĞI
GÖRÜLME SIKLIĞI
Kistik Fibrozis
1/3300
Konjenital Adrenal Hiperplazi
1/10000
Alfa talasemi
değişken
Beta talasemi
değişken
Huntington hastalığı
4-7/100000
Polikistik böbrek hastalığı
1/3000
Orak hücreli anemi
1/400
Tay-sachs hastalığı
1/400000
Spinal Muskuler Atrofi (SMA)
1/24000
DMD
1/3500 erkek doğum
Hemofili A
1/8500 erkek doğum
Fragile X Sendromu
1/4000 erkek doğum

7.) X kromozomuna bağlı genetik hastalık taşıyıcılığı. Taşıyıcı gebelerde öncelikle doğrudan hedef hastalıkla ilgili prenatal tanı test olanakları değerlendirilmelidir. Ancak, bu imkanın olmadığı durumlarda linkage analizi, karyotipleme ya da FISH gibi yöntemlerin kullanıldığı (erkek cinsiyetli fetüs yüksek hastalık riski taşımaktadır)  dolaylı analizler önerilebilmektedir.

8.) Multifaktöriyel hastalık öyküsü. Özellikle  nöral tüp defektleri başta olmak üzere bazı multifaktöryel hastalıklar için prenatal tanı olanağı bulunmaktadır. Ailede veya ikinci dereceden akrabalarda anensefali ve spina bifida öyküsü varsa, sonraki gebeliklerde tekrarlama riski (anensefali %5, spina bifida %2)  artmaktadır.

9.)  Tekrarlayan gebelik kayıpları. İki veya daha çok spontan abortus (kendiliğinden düşük), ölü doğum veya anomalili bebek öyküsü olan (kötü obstetrik öykülü) ailelere genetik analizler yapılabilmektedir.  Test sonuçlarına göre  tedavi planlaması yapılabilmekte ya da prenatal genetik tanı/ PGD önerilebilmektedir.

10.) Maternal anksiyete varlığı. Annenin aşırı endişeli olması durumunda endikasyon şartı aranmaksızın fetal kromozom analizi istenebilmektedir.

Genetik danışmada öncelikle detaylı aile hikayesi alınmalıdır. Hasta muayenesini takiben endikasyonu varsa genetik testler ve doğum öncesi tanı imkanları hakkında bilgilendirme yapılmalıdır. Hastaların ve diğer aile üyelerinin taşıdığı genetik riskler anlatılmalıdır. Hastalık riskini azaltma yollarıyla birlikte varsa tedavi seçenekleri hakkında bilgi ve destek verilmelidir. Hastayla iletişim kurulmalı, bilgi paylaşımı yapılmalı, destek verilmeli ancak karar verme aşamasında danışman yönlendirici olmamalıdır.

Günümüzde bir çok hastalık genetik biliminin gelişmesi ve laboratuvar teknolojisindeki ilerlemeler sonucunda tanı alabilmektedir. Gelişmelerdeki hızlı artışa paralel olarak hasta ve ailesinin yardım ve bilgiye olan ihtiyacı da artmaktadır. Bu nedenle genetik danışmanın konusunda uzman kişiler tarafından verilmesi önerilmektedir.

  1. Genetik Hastalıkların tekrarı önlenebilir mi?

    Evet, önlenebilir. Konusunda uzman genetik danışmanlar tarafından verilecek genetik danışma hizmeti önem taşımaktadır. Genetik teknolojilerdeki ilerlemelerin sağladığı olanaklarla ailenin sağlıklı bir bebeğe sahip olma olasılığı artırılabilmektedir.

  2. Akraba evliliklerinde hasta çocuk sahibi olma riski artar mı?

    Akraba evliliği; resesif (çekinik) ve multifaktöriyel genetik hastalıklarda hasarlı genin/genlerin bir araya gelme olasılığını, dolayısıyla kalıtsal hastalıklı bebek sahibi olma riskini artırmaktadır. Ayrıca; ölü doğum, düşük ve doğumsal anomali oranlarında da artışlar ortaya çıkmaktadır.

  3. Genetik hastalık taşıyıcıları sağlıklı çocuk sahibi olabilmek için neler yapmalıdır?

    Konunun uzmanı bir hekimle birlikte durum değerlendirmesi yapılmalı, genetik analizlerle tanı doğrulanmalı, prenatal tanı ve pgd imkanları ile birlikte alınacak diğer önlemler planlanmalıdır.

  4. Genetik hastalıklar tedavi edilebilir mi?

    Genetik hastalıkların önemli bir kısmında tedavi imkanları kısıtlı olmakla birlikte tedaviye cevap veren durumlar da bulunmaktadır. Örneğin FMF, Fenilketonüri, Konjenital adrenal hiperplazi ve Turner sendromu gibi bazı hastalıklarda uygulanan tedavilerle klinik belirtiler hafifletilebilmektedir.

  5. Genetik analizler %100 sağlıklı bebek garantisi verir mi?

    Yapılacak analizler sadece araştırılan hastalıkla ilgilidir ve diğer hastalıklar hakkında bilgi vermemektedir. Ayrıca, genetik teknolojilerdeki hızlı ilerlemelere rağmen kullanılan tüm tekniklerin limitleri bulunmakta ve dünyanın gelişmiş merkezleri de dahil olmak üzere hiçbir genetik tanı merkezinde %100 sağlıklı bebek garantisi verilememektedir.

  6. Daha önce yaptırmış olduğum genetik test raporu hakkında bilgi almak istiyorum. Ne yapmalıyım?

    Genetik test raporu da dahil olmak üzere elinizde bulunan diğer tüm tıbbi tahlil sonuçları ile birlikte konunun uzmanı bir hekimden genetik danışma hizmeti almanızı öneriyoruz.

  7. Gebeyken röntgen çektirdim. Çocuğumda problem olur mu?

    Hamilelik döneminde radyolojik tetkiklerden kaçınılması önerilmektedir. Fetusün radyasyon duyarlılığı gebelik haftasına göre değişim göstermektedir. Ayrıca maruz kalınan radyasyon miktarı da önem taşımaktadır. Radyasyon maruziyeti durumunda genetik danışma alınması önerilmektedir.

  8. Amniyosentez nedir? Ne zaman yapılabilir?

    Amniyosentez; bebeğin içinde bulunduğu gebelik kesesindeki sıvıdan kadın doğum uzmanlarınca ultrason eşliğinde örnek alınması işlemidir. Amniyosentezin 15-20. gebelik haftaları arasında yapılması önerilmekte ve işlemlerin 24. haftaya kadar bitirilmesi hedeflenmektedir.

  9. Amniyosentez işlemiyle alınan biyolojik örnek kime aittir? Test sonuçlanması ne kadar sürer?

    Amniyosentez ile alınan sıvı örneğinden elde edilen hücreler fetüse aittir. Bu hücreler kültür ortamına alınarak çoğaltılır ve elde edilen metafaz kromozomları ışık mikroskobuyla sayısal ve yapısal olarak analiz edilir. Oldukça uğraş gerektiren bir süreçtir ve genellikle 2-4 haftada sonuç verilebilmektedir. Ayrıca, moleküler genetik araştırmaların gerektiği durumlarda ilave süreler söz konusu olabilmektedir.

  10. Amniyosentezden sonra düşük riski ne kadardır? Bebeğe zararı var mıdır?

    Bu işlem sonrasında % 0,5 (1/200) civarında düşük riski bulunmaktadır. Uzman hekimler tarafından yapılacak amniyosentez işleminin fetüs sağlığını olumsuz etkilemediği bilinmektedir.

  11. Amniyosentez işleminin anneye zararı olur mu ?

    İşlem sonrasında sıvı alınan bölgede yanma ve kızarıklık ortaya çıkabilir. Çok düşük oranda enfeksiyon riski bulunmaktadır. Amniyosentez işlemi sonrası dinlenme ve ağır işten kaçınma önerilmektedir.

  12. Down sendromu nedir?

    İnsan hücrelerinde iki tanesi cinsiyet kromozomu olmak üzere toplam 46 kromozom bulunmaktadır. Hücrelerde 21 nolu kromozomun iki yerine üç adet olması durumunda Trizomi 21 Sendromu (Down sendromu) ortaya çıkmaktadır. Bu hastalarda zeka geriliği ile birlikte diğer bir çok anomali de bulunabilmektedir. Klinik olarak Down sendromu düşünülen durumlarda kromozom analizi yapılmalı ve sonuçlar genetik danışma ile birlikte verilmelidir.

  13. Gebelikte bebeğe zeka testi yapılabilir mi?

    Gebeliğin 11-14. haftalarında ikili test ya da 14-22. haftalarında üçlü tarama testleri yapılarak Nöral tüp defektleri ile Trizomi 21 (Down Sendromu) ve Trizomi 18 gibi sayısal kromozom anomalisi riskleri araştırılmaktadır. Bu testlerle belirlenen hastalıkların çoğu mental retardasyonla (zeka geriliği) birlikte olduğundan halk arasında zeka testi olarak bilinmektedir.
    İkili ve üçlü testlerin sadece risk belirleme amaçlı tarama testleri olduğu unutulmamalıdır. Bu testlerde yüksek risk saptanması durumunda kesin tanı amacıyla genetik analizler önerilmelidir.

  14. Preimplantasyon genetik tanı nedir?

    Preimplantasyon genetik tanı, IVF (tüp bebek) yöntemi ile oluşan erken embriyodan alınan tek hücreden DNA tabanlı analizlerin yapılması işlemidir. Bu yöntemle seçilen embriyo anne rahmine yerleştirilmekte ve sağlıklı bebek sahibi olma olasılığı artırılmaktadır. Bu prosedürün en önemli avantajı fetüsün tıbbi müdahale ile alınma olasılığının minimalize edilmesidir.

Son Güncelleme 14 Şubat 2023